Nörobilim ve
psikoterapi arasındaki ilişkide son yıllarda yeni bir aşamaya girilmiştir. Nörobilim
sadece zihinsel bozuklukları değil, aynı zamanda terapötik değişiklikleri de
tanımlamaya başlamıştır. Zaten insan psikolojisini ve biyolojisini birbirinden
ayırmak mümkün değildir. Çünkü artık günümüzde çok kısa süreli duygu ya da
düşüncelerin bile beyinde iz bıraktığı biliyoruz.
Psikoterapi birçok
psikiyatrik bozuklukta hem akut atak esnasında hem de atakların önlenmesinde
etkili bir tedavi seçeneği.
Psikoterapinin etkisini
işlevsel olmayan düşünceler ve duygusal bilgi işleme süreçleri üzerinden
gösterdiği, bunun da problem çözme ve stresle başa çıkma becerilerini artırarak
semptomların gerilemesine yol açtığı düşünülmektedir. Kişinin temel inanç
sistemi, duygusal durumu ve davranışı üzerine derin etkilere sahip olması
nedeniyle psikoterapinin beyinde önemli yapısal ve işlevsel değişikliklere (nöroplastisite)
neden olması şaşırtıcı değildir.
Psikoterapiyle elde
edilen klinik iyileşmenin nörobiyolojik yansımaları henüz tam olarak
bilinmemekle birlikte çalışmalar nöroplastisite, belleğin yeniden
yapılandırılması ve gen ifadesi değişikliklerine dair bulgular üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Güncel bilgilerimize göre beynin büyümesi ve farklılaşması
sadece genetik olarak değil, aynı zamanda çevrenin sürekli olarak etkileşimiyle
belirlenmektedir. Beynin bu epigenetik yapılanması erken çocukluk döneminde
sona ermemektedir. Yakın zamanda kanıtladığı gibi, erişkin hipokampusu da dahil
olmak üzere kortikal ağlar ömür boyu yeniden haritalandırılmaktadır. Nöroplastisite
psikoterapinin odak noktası olan biliş, duygu ve davranıştaki kalıcı
değişikliğin ön koşuludur. Yapılan bütün görüntüleme çalışmaları psikoterapinin
beyni fonksiyonel olarak 'yeniden yapılandırabildiği' sonucuna varmıştır.
Özetle psikoterapiyle yönteme
dayalı tekrar öğrenmenin, sinaptik plastisite ve gen ifadesini değiştirerek
beynin yapısını ve işlevlerini olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir.
Psikoterapilerin neden olduğu duygusal süreçlerle ilgili beyin yapılarındaki işlevsel değişikliklerin belirlenmesi çok heyecan vericidir. Gelecek çalışmalarda psikoterapilerin duygular, düşünceler ve davranışlar üzerindeki etkilerinin uzun vadeli değerlendirilmesi ve bunun yineleme üzerine etkilerinin incelenmesi daha aydınlatıcı olacaktır.
Yorumlar (0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.