Prof. Dr. Lale Gönenir Erbay

Randevu Hattı

0530 977 42 64

Bize Yazın

info@laleerbay.com

  

Aidiyet, bireyin bir grup ya da topluluk içinde kabul gördüğünü ve onlarla bağ kurduğunu hissetmesidir. Aidiyet eksikliği, bireyin yaşamını olumsuz etkileyebilecek zorlayıcı bir durumdur.

 

Duygular, psikolojide sekiz temel kategoriye ayrılır: mutluluk, güven, korku, şaşkınlık, üzüntü, tiksinme, öfke ve beklenti. Aidiyet bu temel duygular arasında yer almaz çünkü aidiyet, yalnızca tek bir duygu değil; güven hissi, sevgi, kabul görme, değerli hissetme, duygusal destek alma gibi birçok duygunun bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir ihtiyaçtır.

 

Aidiyet Neden Önemlidir?

 

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre, bireylerin temel gereksinimleri sırasıyla fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik, aidiyet, saygınlık ve kendini gerçekleştirmedir. Bu modele göre aidiyet, insan hayatında güvenlik ihtiyacından hemen sonra gelen, psikolojik ve sosyal gelişim açısından büyük öneme sahip bir gereksinimdir.

 

Evrimsel açıdan bakıldığında, aidiyet hissi güvenlikle doğrudan ilişkilidir. Geçmişte, ilkel toplumlarda bir gruba dahil olmak, hayatta kalma şansını artıran bir faktördü. Kabilelere katılmak, bireylerin yiyecek bulmasını, vahşi hayvanlardan korunmasını ve sosyal bağlar kurmasını kolaylaştırıyordu. Yalnız kalmak ise hayatta kalmayı zorlaştıran bir durumdu. Bu nedenle, aidiyet hissi insan doğasının temel bir parçası haline gelmiş ve nesiller boyunca aktarılmıştır.

 

Aile, aidiyet duygusunun oluştuğu ilk sosyal ortamdır. Bireyin ilk güven, sevgi ve kabul görme deneyimlerini yaşadığı yer olan aile, aidiyet hissinin temelini oluşturur. Sağlıklı bir aile ortamında büyüyen bireyler, sosyal bağ kurma konusunda daha başarılı olma eğilimindedir.

 

 

 

Aidiyet Eksikliğinin Birey Üzerindeki Etkileri

 

Başkalarıyla güçlü ilişkiler kuramayan bireyler, zamanla yalnızlık, umutsuzluk, mutsuzluk ve kaygı gibi olumsuz duygularla karşı karşıya kalabilir. Aidiyet hissinin eksikliği, bireyin sosyal kaygı yaşamasına, topluma uyum sağlamakta zorlanmasına ve genel refah seviyesinin düşmesine neden olabilir. Uzun vadede bu durum, bireyin ruh sağlığını olumsuz etkileyerek depresyon ve anksiyete gibi sorunların gelişmesine yol açabilir.

 

Çocukluk döneminde aidiyet hissini kazanamayan bireyler, yetişkinlik döneminde de kendilerini yalnız ve dışlanmış hissedebilirler. Bu kişiler, sosyal çevrelerinde kendilerini anlaşılmamış ve kabul edilmemiş olarak algılayabilirler. Ayrıca, derin ilişkiler kurmakta zorluk yaşayarak güven eksikliği hissedebilirler. Aidiyet eksikliği, bireyin öz saygısını zedeleyerek yaşam motivasyonunu ve hedeflerine ulaşma isteğini de olumsuz etkileyebilir.

 

Aidiyet Duygusu Nasıl Geliştirilir?

 

Aidiyet hissi, bireyin kendisini güvende, sevildiğini ve kabul gördüğünü hissettiği ortamlarda gelişir. Aidiyet duygusunu güçlendirmek için aşağıdaki adımlar takip edilebilir:

1. Kendi İç Dünyanı Keşfetmek: Kişinin aidiyet duygusunu geliştirebilmesi için öncelikle kendini tanıması önemlidir. “Ben kimim?”, “Hayatta beni ne mutlu eder?”, “Hangi değerler benim için vazgeçilmezdir?” gibi sorular üzerine düşünmek, bireyin kendisiyle olan bağını güçlendirir. Meditasyon, günlük tutma ya da doğa yürüyüşleri gibi aktiviteler, bu süreci destekleyebilir.

2. Derin İlişkiler Kurmak: Anlamlı ve sağlam ilişkiler aidiyet duygusunu artırır. Aile, arkadaşlar ve topluluklarla güçlü bağlar kurmak, bireyin sosyal destek almasını ve aidiyet hissetmesini sağlar.

3. Topluluklara Dahil Olmak: Aidiyet hissini artırmanın yollarından biri de bireyin kendisini rahat hissedebileceği sosyal gruplara katılmasıdır. Ortak ilgi alanlarına sahip insanlarla bir araya gelmek, bireyin sosyal çevresini genişletmesine ve kendini değerli hissetmesine yardımcı olur.

4. Kendi Değerlerini Keşfetmek: Kişinin sahip olduğu değerler, aidiyet duygusunu şekillendiren önemli unsurlardır. Birey, kendisine anlam katan değerleri keşfederek, hangi ortamlarda ve kimlerle daha mutlu olduğunu belirleyebilir.

5. Profesyonel Destek Almak: Aidiyet duygusunu geliştirmekte zorlanan bireyler için profesyonel destek almak faydalı olabilir. Terapi ya da danışmanlık, bireyin geçmiş deneyimlerini anlamlandırmasına, duygusal ihtiyaçlarını keşfetmesine ve aidiyet hissini güçlendirmesine yardımcı olabilir.

6. Kendine İyi Bakmak: Fiziksel ve zihinsel sağlığa özen göstermek, bireyin kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme, yeterli uyku ve stres yönetimi gibi faktörler, aidiyet duygusunu olumlu yönde etkileyebilir. Kendisine değer veren bireyler, çevrelerinden de daha fazla kabul görme eğilimindedir.

 

Aidiyet, hem bireysel hem de toplumsal açıdan önemli bir ihtiyaçtır. Kendi çabamızla bu duyguyu geliştirmek, daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürmemizi sağlayabilir. Bir topluluk ya da gruba ait hissetmek için farklılıklardan ziyade ortak noktaları bulmak önemlidir. Açık fikirli olmak, karşılıklı kabulü artırarak aidiyet hissini güçlendirebilir.

 

Yorumlar (0)

Whatsapp Yaz!
Tıkla Ara!