Prof. Dr. Lale Gönenir Erbay

Randevu Hattı

0530 977 42 64

Bize Yazın

info@laleerbay.com

Depresyonda Bilişsel Davranışçı Terapi

Depresyon, sık görülmesi, bireyin yaşamı üzerindeki olumsuz kısıtlayıcı et- kileri, aile ve yakın çevre üzerindeki olumsuz etkileri, yeterince tanına- maması ve etkin bir biçimde tedavi edilememesi gibi nedenlerle önemli bir toplum sağlığı sorunu olmaktadır. Depresyondaki hastalar geleceklerini planlayamaz. Geleceğe yönelik planlardan söz etmezler. Depresyon, bir elem hali, bireyin kendi geleceğini planlayamaması ve eyleme geçememesi ile karakterize bilişsel bir bozukluk olmaktadır.

Yaklaşık 50 yıl önce Aaron T. Beck ve ark.nın, depresyon hastalarının bilişsel süreçlerinde olumsuzluklar olduğu gözlemleri üzerine ortaya çıkmış olan bilişsel terapi, halen üzerinde en fazla çalışılan ve en etkili psikoterapi şekli olarak yükselişini korumaktadır. Bilişsel terapinin savunduğu başlıca tez; bir olay hakkındaki bilişsel bakış açısının, insanlardaki birçok duygu ve davranışın birincil belirleyicisi olduğudur. Dolayısı ile depresif semptomatoloji, olumsuz bilişsel yargıların bir sonucu olarak, işlevsel olmayan tutumlar, kendilik, dünya ve geleceğe yönelik olumsuz otomatik düşünceler ve bilgiyi işlemede yapılan hatalarla bağlantılıdır. Bu modele göre depresyonun ortaya çıkmasında kalıtımsal, çevresel ve biyolojik etkenler rol oynar. Ancak başlatıcı neden ne olursa olsun durumun sürmesinde düşünce yapısı ve bakış açısı önemli bir et- kendir. Bu varsayımlara dayalı geliştirilen bilişsel terapi modeli, hastanın hatalı bilişlerini ve bunları besleyen davranışlarını değiştirmeye dönüktür. Gelişimi bilişsel terapi ile zamansal olarak kesişen davranışçı kuram ise benzer bir gelişim süreci takip etmiştir. Sonuç olarak Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) başlangıçta birbirinden ayrı olarak gelişen Bilişsel ve Davranışçı kuramlar üzerine kurulmuştur. Bu iki kurama ait öğeler zamanla birleştirilerek bir terapötik model oluşturulmuştur.

Etkinlik Kanıtları

Çok sayıda bilimsel araştırmayla geçerliliğinin ve etkinliğinin kanıtlanmış olması nedeniyle, BDT terapötik müdaheleler içinde öncelikli ve özel bir yere sahiptir. Bilişsel davranışçı terapiyi karşılaştıran ilk çalışmadan itibaren ilaç tedavisi ve BDT’ nin birlikte uygulandığı kombine tedavinin diğer tedavi protokollerinden daha üstün olduğu bildirilmiştir. Farklı çalışma sonuçlarına rağmen bilişsel terapinin en önemli farkı tedavi edebilirliğindeki üstünlükten ziyade depresyonda yinelemeleri önleme konusundadır. Çalışmalarda bilişsel terapi veya kombine tedavi (BDT+farmakoterapi) alanlarda yinelemelerin daha az olduğu açıkça gösterilmiştir.

Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulamalar

Depresyonun bilişsel davranışçı terapi ile tedavisinde olumlu sonuçlar ancak terapi eğitimi almış, bilinçli terapistlerce elde edilebilir. Öncelikle terapistin depresyonu iyi tanıması ve tanı koyabilmesi önemlidir. Depresyonu tanımlarken hastanın intihar riskinin belirlenmesi, yatarak ya da ayaktan tedavi yöntemlerinden hangisinin uygun olduğuna karar verebilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra hastanın ilaç tedavisine ihtiyacı olup olmadığının saptanması gerekmektedir.

Bilişsel davranışçı terapi, kişiye özel olmasına rağmen uygulamada dikkat edilmesi gereken belirli ilkeler vardır.

1)  Bilişsel terapi, hasta ve onun sorunlarının bilişsel açıdan sürekli gelişen formulasyonuna dayanmaktadır

2)  Bilişsel terapi, terapötik ittifak gerektirir.

3)  Bilişsel terapi, işbirliğini ve aktif katılımı vurgulamaktadır.

4)  Bilişsel terapi, sorun ve hedef odaklıdır.

5)  Bilişsel terapide, tüm hedefler başlangıçta vurgulanmaktadır.

6)  Bilişsel terapi, hastayı kendi terapisti olması için eğitir ve nüksü önlemeyi vurgular.

7)  Bilişsel terapide seanslar sınırlı bir süreye sahiptir.

8)  Bilişsel terapi seansları yapılandırılmıştır

9)  Bilişsel terapi, hastalara disfonksiyonel düşünce ve inançlarını tanımayı, değerlendirmeyi ve bunlara cevap vermeyi öğretir.

10)  Bilişsel terapi, düşünce, duygu ve davranışı değiştirmek için çeşitli teknikler kullanır.

Depresyon, bilişsel davranışçı terapi ile yaklaşık 15 seansta sağaltılabilmektedir. Kişilik bozukluğu gibi ko-morbiditeler varlığında 25 seansa kadar çıkabilir. Genel olarak ilk 3-4 hafta haftada 2 seans, sonraları haftada bir, ilerleyen dönemlerde ayda bir şeklinde seans aralıklarının uzatılması önerilmektedir. Tedavisi biten hastalarda ise ilk 1 yıl içinde 3-4 kontrol görüşmesi gerekmektedir.

Yorumlar (0)

Whatsapp Yaz!
Tıkla Ara!