Bağımlılık uzun
süre bir kişilik bozukluğu olarak görülmekle beraber artık bir hastalık
değerlendirilmektedir. Çünkü bağımlılığa ilişkin beyinde birçok nörokimyasal ve
nörfizyolojik değişimler bulunmaktadır. Ayrıca özgün kalıtımsal özellikleri,
kendine has seyri ve tedavisi vardır. Tüm bu nedenlerle bağımlılığın ayrı bir
hastalık olarak kabul edilmesi doğru bir yaklaşımdır.
Bağımlılığa yol
açan birçok etken vardır. Bunlar; aile, çevre, kişilik özellikleri, genetik
yapı, psikolojik problemler, sosyal problemler ve biyolojik nedenlerdir. Tüm bu
nedenler birlikte etki eder.
Bağımlılığın
farklı belirtileri vardır:
1.
Bağımlı olunan madde ya da davranış (kumar,
oyun, internet gibi) başlayınca durdurulamaz.
2.
Bırakıldığı zaman yoksunluk yaşanır (uykusuzluk,
terleme, rahatlayamama, sinirlilik gibi)
3.
Zamanının büyük bölümünü alır
4.
Bağımlı olunan madde ya da davranış yüzünden
sorumluluklarını yerine getirememeye başlar (iş ya da okulda sorunlar yaşamak,
çocuğuna bakamamak gibi)
5.
Zaman içinde kullanılan madde ya da davranışın
miktarı artar.
6.
Bağımlı olunan madde ya da davranışı bırakmak
için sonuç vermeyen girişimleri vardır
7.
Tekrar kullanmak ya da davranışı yapmak içim
şiddetli arzu duyulur
8.
Zarar görmeye rağmen devam eder.
Bağımlılık hemen
gelişmez, deneme, düzeni kullanım ve sonrasında bağımlılık aşaması gelir.
Hastanın hangi aşamada olduğuna göre müdahale etmek gerekir. Ne kadar erken
müdahale edilirse o kadar başarılı olunur. Bağımlılık kronik bir hastalıktır.
Düzelme ve tekrarlamalar görülebilir. İyileşme yavaş olur. Hayal kırıklığı
yaşamamak, iyileşmeyi sağlamak için uğraşmaya devam etmek önemlidir.
Tedavideki
hedef; madde ya da davranışın bırakılması ya da azaltılması, yasal olmayan
etkinliklerde azalma, işlevsellikte artma, aile ilişkilerinde, ruhsal durumda,
beden sağlığında düzelme ve stresle başa çıkma becerilerinin arttırılmasıdır.
Zorla tedavinin
hiçbir faydası yoktur. Kişi yaşamını değiştirmedikçe ve bırakmayı istemedikçe
tekrar başlama sık görülür.
Bağımlı olmak
zordur. Çok çeşitli ve önemli sosyal, ruhsal, bedensel, ekonomik sorunlar
yaşarlar. Bağımlılıkları beyinlerini etkilediği için kendilerini durdurmakta
zorlanırlar. Sadece bağımlının hayatı değil ailenin de yaşamı zorlaşır. Aile
hayal kırıklığı, suçluluk, inkar, ümitsizlik, şaşkınlık, ne yapacağını
bilememe, öfke, utanç ve korku gibi duygular arasında gidip gelir. Bu
duygulardan en az birkaçı bir arada yaşanır. Çünkü bağımlılar kendi hayatları
üzerinde kontrollerini kaybettikçe yakınları üzerinde daha çok güç kullanmaya
başlarlar.
Mutlaka kişinin
bırakma konusunda motivasyonunu arttırıp psikiyatri hekimine başvurması
gerekir.
Yorumlar (0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.