Şizofreni, hastaların gerçek ile gerçek dışı olan olguları birbirinden ayırt
edememesine yol açan, sağlıklı düşünce akışı, duygu kontrolü ve normal
davranışa engel olan ciddi bir beyin hastalığıdır. Kişinin ailesi ve sosyal çevresi ile ilişkilerini bozan
ciddi ve kronik bir hastalıktır. Bireyin davranışlarını,
hareketlerini, gerçeği algılayış şeklini ve düşüncelerini çarpıtarak
değiştirir. Hastalar gerçekle olan bağlantılarını yitirirler. Gerçek
olmayan olaylara inanmaya başlarlar. Erken
teşhis ve tedavi çok önemlidir, Şizofreni hastalığı alevlenme ve yatışma
dönemleri şeklinde seyreden bir hastalık olup diğer birçok psikiyatrik
hastalığa oranla hastaların mesleki ve sosyal yaşamlarına ilişkin çok daha
fazla olumsuzluk yaratır. Belirtilerin şiddeti kişiden kişiye ve
hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir.
Şizofreni
hastalarında gerçek dışı olaylara inanma durumu söz konusudur. Bunlar hayaller
veya sanrılar olarak tanımlanabilir. Yaygın şekilde görülen gerçekte
olmayan şeyleri görme veya duyma gibi durumlar ise halüsinasyon olarak
nitelendirilir. Bunlar şizofreni hastaları tarafından tamamen gerçek olarak
hissedilir ve normal bir deneyimin gücüne eşdeğerdir. Düzensiz düşünce ve konuşma şizofreni
hastalığında yaygın görülen semptomlardan bir diğeridir.
Şizofreni hastalarında düzensiz
motor hareketler ve davranışlar görülebilir. Regresyon denilen yaşına uygun
davranmama, ajitasyon, odaklanmakta zorlanma, gereksiz ve abartılı hareketler,
uygunsuz ve tuhaf duruş şekli gibi belirtiler bunlara örnek olarak verilebilir.
Bunların yanında kişisel hijyenin ihmal
edilmesi, önemli olaylara karşı duygusuzluk, çalışma yeteneği ve verimliliğin
azalması, göz teması kurmaktan kaçınma, yüz ifadelerinin azalması, ailesine ve
yakınlarına karşı şüphe duyma, günlük aktivitelere karşı ilgi kaybı, sosyal
ortamlardan kendini soyutlama gibi çok farklı olumsuz belirtiler
gözlenebilmektedir.
Şizofreni
kronik bir hastalıktır ve ilaçlar yardımıyla semptomlar büyük ölçüde ortadan
kalksa da ömür boyu tedavi gerektirir. Antispsikotik ilaçlar tedavinin temel
taşını oluşturur. Psikiyatristler
tarafından tanı konur ve hasta düzenli olarak takip edilerek gerekli görülürse
ilacın türü, dozu ve kullanım sıklığı değiştirilebilir.
Yorumlar (0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.